Yapay zekâlar hakkında ziyadesiyle korkutucu teorileri olan ve ne yazık ki geçtiğimiz yıl 14 Mart'ta hayata gözlerini yuman Stephen William Hawking'in fikirleri yavaş yavaş gerçek oluyor. Yapay zekâlar, ileriki yıllarda eğitim sistemlerinin içine dâhil olacak ve öğrencilerin puanlarına karar verecek.
Öğretmenler, öğrencilere dersleri anlatıyorlar lakin öğrencilerin bu anlatılanların ne kadarını anlayabildiklerini yahut anlatma metotlarının ne kadar verimli olduğunu ölçmüyorlar. Öğrencilere soru sorup hakikat yanıtı vermelerini yahut yapılan testlerde yüksek not almalarını bekliyorlar. Bu prosedürler ise hakikat sonucu vermiyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Dartmouth Koleji'nde yürütülen bir çalışma ile makine öğrenme teknolojisi sayesinde öğrenciler üzerinde hangi eğitim tekniklerinin ne oranda başarılı oldukları ortaya koyuldu.
Öğrencilerin makul bir kavramı ne kadar âlâ anladıklarını belirlemek için beyinlerindeki aktiviteyi ölçen makine öğrenme algoritması doğrultusunda çalışma içerisinde bulunan öğrenciler 'nöron puanı' ile değerlendirildi. Bu puanlama sistemi sayesinde öğrencilerin başarısı değil performansı ölçülmüş oldu.
Hâlihazırda başarılı bir formda çalışan bu teknoloji yeniden de geliştirilmeye gereksinim duyuyor çünkü nöron puanlama sisteminin sözel odaklı anlatılarda nasıl bir yol izleyeceği şimdi test edilmedi. Mevzuyu daha düzgün anlamak için 20 Haziran tarihinde Netflix'te yayınlanan 'I Am Mother' sinemasını seyretmenizi öneririz.